“Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
‘1)Sur sahibi İsrafil suru eline almış, başını eğmiş ve kulağını vermiş ne zaman onu üfleyeceğini beklerken nasıl rahat edebilirim ki?’ buyurdu.”
Ahmed 3/7/11039, Albânî Sahiha 1079
2)Önemine binaen Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) gece namazında bu üç meleğin isimlerini zikrederek dua etmiştir:
“Ey Cebrail, Mikail ve İsrafil’in Rabb’i olan Allah’ım gayb ve açıkta olanı bilen sensin. Allah’ım! İhtilaf ettikleri şeylerde kullarına hüküm veren ve aralarındaki ihtilafı fasleden Sensin. Kullarının ihtilaf üzere oldukları şeylerde hak üzere kendi izninle bana hidayet ver. Sıratı Müstakime istediğini ulaştıran Sensin.”
Müslim 770/200
3)Münker ve Nekir ismi verilen kulu kabre defnedildiğinde sorguya çeken meleklerdir. Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bu hususta şöyle buyuruyor:
“Kul kabrine konduğu ve arkadaşları dönüp gittiği zaman o, arkadaşlarının ayakkabılarının sesini işitir. Ona iki melek gelir. Bunlar ölüyü oturturlar ve ona Muhammed denilen kimse hakkında ne dersin? derler...”
Buhari 1259
4)Seyyahun melekleri vardır. Bunlar ilim meclisi bulurlarsa oraya iner ve talim edilen ilme katılırlar. Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in şu hadisi buna delalet etmektedir:
“Her hangi bir topluluk Allah’ın evlerinden bir evde toplanıp Allah’ın Kitabını tilavet ederler ve onu aralarında karşılıklı mütala ederek ders yaparlarsa muhakkak onların üzerine sekinet iner. Kendilerini rahmet kaplar. Melekler onların etrafını çepeçevre kuşatır ve Allah onları kendi yanında bulunanların içerisinde anar...”
Müslim 2699/38
5) Birçok melek vardır, fakat kesin sayılarını ancak Allah bilir.
5) Birçok melek vardır, fakat kesin sayılarını ancak Allah bilir.
Rasulullah (s.a.s) şöyle buyurdu:
"Sema ağırlığından dolayı ses çıkardı. Bunda da hakkı vardır. Çünkü her dört parmak mesafesinde secde eden melek vardır."
(Tirmizi, İbni Mace, Bezzar)
6) Rasûlullah (s.a.s) hafaza meleklerinin vazifelerini anlattığı bir hadiste şöyle buyurur:
"Bir müslüman bir rahatsızlığa düşünce Allah onu koruyan hafaza meleklerine şöyle emreder: " Kulumun her gün ve gecede yaptığı iyiliklerin sevabını ona bu hastalık müddetince yazın"
(Dârimî, Rikâk, 56).
Gece melekleri ile gündüz melekleri sabah ve ikindi namazlarında bir araya gelirler. Allah bu meleklere "kullarım ne yapıyorlar?" diye sorar. Melekler; "Onlara vardığımızda namaz kılıyorlardı, ayrıldığımızda da namaz kılıyorlardı" derler
(Buhârî, Ezân, 31, Mevâkit, 16, Nesâî, Salât, 21).
7) Tirmizi'nin rivayet ettiği bir Hadis-i şerif'te Efendimiz şöyle buyururlar:
'Muhakkak ki benim yer ehlinden iki vezirim, gök ehlinden de iki vezirim vardır. Yer ehlinden iki vezirim Ebu Bekir (ra) ve Ömer (ra), gök ehlindeki vezirim ise Cibril (as) ve Mikâil (as)'dır.'
(Tirmizi, Menakıb, 16)
Melekler ve Görevleri Hakkında Bahsedilen Hadisler Mumsema Meleklerden bahseden hadisler çoktur. Bunun bir kısmı şöyledir.
Rasûlullah (s.a.s) hafaza meleklerinin vazifelerini anlattığı bir hadiste şöyle buyurur:
"Bir müslüman bir rahatsızlığa düşünce Allah onu koruyan hafaza meleklerine şöyle emreder: " Kulumun her gün ve gecede yaptığı iyiliklerin sevabını ona bu hastalık müddetince yazın"
(Dârimî, Rikâk, 56).
Gece melekleri ile gündüz melekleri sabah ve ikindi namazlarında bir araya gelirler. Allah bu meleklere "kullarım ne yapıyorlar?" diye sorar.
Melekler; "Onlara vardığımızda namaz kılıyorlardı, ayrıldığımızda da namaz kılıyorlardı" derler
(Buhârî, Ezân, 31, Mevâkit, 16, Nesâî, Salât, 21).
Cebrâil (a.s.) her şekle girebilir. Peygamber Efendimiz (s.a.s.) onu biri vahyin başlangıcında Hıra'dan Mekke'ye gelirken, diğeri Mirâc'dan dönüşte Sidretü'l-Münteha*'da olmak üzere iki defa kendi aslî şekliyle görmüştür.
(es-Saâtî, el-Fethu'r-Rabbânî, VIII, 5).
Cebrâil (a.s.) bazan da insan kılığına girerek Rasülullah (s.a.s.)'a vahiy getirirdi. Bu durumda çoğu kez yakışıklı ve genç bir sahabî olan Dıhye el-Kelbî'nin sûretinde görünürdü
(Tecrid-i Sarîh Tercümesi, IX, 359)
İsrâfil (a.s)'a Sûr'a üfüreceği için Sûr Meleği de denilmiştir. Peygamber (s.a.s)'e Sûr'un mahiyeti sorulunca şöyle demiştir
"Üfürülen bir boynuzdur"
(Ahmed b. Hanbel, II, 196).
Peygamber (s.a.s); "İsrâfil Sûr'u tutmuş hazır bir şekilde kendisine ne zaman üfürmek için emredileceğini bekliyor" buyurmuştur
(Taberî, Câmiu'l-Beyân, VII, 211; İbn Kesir, Tefsîru'l-Kur'âni'l-Azim, Mısır, t.y. III, 276).
İsrâfil (a.s)'ın ve diğer meleklerin kadrinin yüceliğinden dolayı Hz. Peygamber (s.a.s) bazen onların ismi ile dua etmiştir. Hz. Peygamber (s.a.s) gece namazına kalktığında şöyle dua ederdi;
"Ey Allah'ım, Cebrâil, Mikâîl ve İsrâfil'in Rabbi, göklerin ve yerin yaratıcısı, gaybı ve şehâdet âlemini bilen. Sen kullarının arasındaki ihtilaflar hakkında hüküm sahibisin. Beni izninle ihtilaf edilen şeylerde hakka kavuştur. Sen dilediğini sırat-ı müstakim'e kavuşturursun ''
(Müslim, Müsafîrûn, 200)
Tirmizi'nin rivayet ettiği bir Hadis-i şerif'te Efendimiz şöyle buyururlar:
'Muhakkak ki benim yer ehlinden iki vezirim, gök ehlinden de iki vezirim vardır. Yer ehlinden iki vezirim Ebu Bekir (ra) ve Ömer (ra), gök ehlindeki vezirim ise Cibril (as) ve Mikâil (as)'dır.'
(Tirmizi, Menakıb, 16)
Hz. Peygamber (s.a.s), Medine'ye hicret ettiği zaman Fedek Yahudilerinden Abdullah İbni Suriya bir kaç kişiyle birlikte gelir ve bazı sorular sorar. Hz. Peygamber (s.a.s), onların sorularını cevaplandırır. Yahudiler, cevapları olumlu bulurlar ve kabul ederler. Son olarak kendisine hangi meleğin vahiy getirdiğini sorarlar Hz. Peygamber (s.a.s)'de "Cebrail" cevabını verir. Yahudiler buna şiddetle itiraz ederler, "O bizim düşmanımızdır" derler . Gerekçe olarak Cebrail'in "Kıtal ve Şiddet", Mikail'in ise "müjde, ucuzluk, bolluk" getirdiğini ileri sürerler.
"Sema ağırlığından dolayı ses çıkardı. Bunda da hakkı vardır. Çünkü her dört parmak mesafesinde secde eden melek vardır."
(Tirmizi, İbni Mace, Bezzar)
6) Rasûlullah (s.a.s) hafaza meleklerinin vazifelerini anlattığı bir hadiste şöyle buyurur:
"Bir müslüman bir rahatsızlığa düşünce Allah onu koruyan hafaza meleklerine şöyle emreder: " Kulumun her gün ve gecede yaptığı iyiliklerin sevabını ona bu hastalık müddetince yazın"
(Dârimî, Rikâk, 56).
Gece melekleri ile gündüz melekleri sabah ve ikindi namazlarında bir araya gelirler. Allah bu meleklere "kullarım ne yapıyorlar?" diye sorar. Melekler; "Onlara vardığımızda namaz kılıyorlardı, ayrıldığımızda da namaz kılıyorlardı" derler
(Buhârî, Ezân, 31, Mevâkit, 16, Nesâî, Salât, 21).
7) Tirmizi'nin rivayet ettiği bir Hadis-i şerif'te Efendimiz şöyle buyururlar:
'Muhakkak ki benim yer ehlinden iki vezirim, gök ehlinden de iki vezirim vardır. Yer ehlinden iki vezirim Ebu Bekir (ra) ve Ömer (ra), gök ehlindeki vezirim ise Cibril (as) ve Mikâil (as)'dır.'
(Tirmizi, Menakıb, 16)
Melekler ve Görevleri Hakkında Bahsedilen Hadisler Mumsema Meleklerden bahseden hadisler çoktur. Bunun bir kısmı şöyledir.
Rasûlullah (s.a.s) hafaza meleklerinin vazifelerini anlattığı bir hadiste şöyle buyurur:
"Bir müslüman bir rahatsızlığa düşünce Allah onu koruyan hafaza meleklerine şöyle emreder: " Kulumun her gün ve gecede yaptığı iyiliklerin sevabını ona bu hastalık müddetince yazın"
(Dârimî, Rikâk, 56).
Gece melekleri ile gündüz melekleri sabah ve ikindi namazlarında bir araya gelirler. Allah bu meleklere "kullarım ne yapıyorlar?" diye sorar.
Melekler; "Onlara vardığımızda namaz kılıyorlardı, ayrıldığımızda da namaz kılıyorlardı" derler
(Buhârî, Ezân, 31, Mevâkit, 16, Nesâî, Salât, 21).
Cebrâil (a.s.) her şekle girebilir. Peygamber Efendimiz (s.a.s.) onu biri vahyin başlangıcında Hıra'dan Mekke'ye gelirken, diğeri Mirâc'dan dönüşte Sidretü'l-Münteha*'da olmak üzere iki defa kendi aslî şekliyle görmüştür.
(es-Saâtî, el-Fethu'r-Rabbânî, VIII, 5).
Cebrâil (a.s.) bazan da insan kılığına girerek Rasülullah (s.a.s.)'a vahiy getirirdi. Bu durumda çoğu kez yakışıklı ve genç bir sahabî olan Dıhye el-Kelbî'nin sûretinde görünürdü
(Tecrid-i Sarîh Tercümesi, IX, 359)
İsrâfil (a.s)'a Sûr'a üfüreceği için Sûr Meleği de denilmiştir. Peygamber (s.a.s)'e Sûr'un mahiyeti sorulunca şöyle demiştir
"Üfürülen bir boynuzdur"
(Ahmed b. Hanbel, II, 196).
Peygamber (s.a.s); "İsrâfil Sûr'u tutmuş hazır bir şekilde kendisine ne zaman üfürmek için emredileceğini bekliyor" buyurmuştur
(Taberî, Câmiu'l-Beyân, VII, 211; İbn Kesir, Tefsîru'l-Kur'âni'l-Azim, Mısır, t.y. III, 276).
İsrâfil (a.s)'ın ve diğer meleklerin kadrinin yüceliğinden dolayı Hz. Peygamber (s.a.s) bazen onların ismi ile dua etmiştir. Hz. Peygamber (s.a.s) gece namazına kalktığında şöyle dua ederdi;
"Ey Allah'ım, Cebrâil, Mikâîl ve İsrâfil'in Rabbi, göklerin ve yerin yaratıcısı, gaybı ve şehâdet âlemini bilen. Sen kullarının arasındaki ihtilaflar hakkında hüküm sahibisin. Beni izninle ihtilaf edilen şeylerde hakka kavuştur. Sen dilediğini sırat-ı müstakim'e kavuşturursun ''
(Müslim, Müsafîrûn, 200)
Tirmizi'nin rivayet ettiği bir Hadis-i şerif'te Efendimiz şöyle buyururlar:
'Muhakkak ki benim yer ehlinden iki vezirim, gök ehlinden de iki vezirim vardır. Yer ehlinden iki vezirim Ebu Bekir (ra) ve Ömer (ra), gök ehlindeki vezirim ise Cibril (as) ve Mikâil (as)'dır.'
(Tirmizi, Menakıb, 16)
Hz. Peygamber (s.a.s), Medine'ye hicret ettiği zaman Fedek Yahudilerinden Abdullah İbni Suriya bir kaç kişiyle birlikte gelir ve bazı sorular sorar. Hz. Peygamber (s.a.s), onların sorularını cevaplandırır. Yahudiler, cevapları olumlu bulurlar ve kabul ederler. Son olarak kendisine hangi meleğin vahiy getirdiğini sorarlar Hz. Peygamber (s.a.s)'de "Cebrail" cevabını verir. Yahudiler buna şiddetle itiraz ederler, "O bizim düşmanımızdır" derler . Gerekçe olarak Cebrail'in "Kıtal ve Şiddet", Mikail'in ise "müjde, ucuzluk, bolluk" getirdiğini ileri sürerler.
“Ey iman edenler, kendinizi bir ateşten koruyun ki onun yakıtı insanlar ve taşlardır. O’nun başında gayet katı, şiddetli, Allah’ın emirlerine karşı gelmeyen ve emredildikleri şeyleri yapan melekler vardır.”
Tahrim 6
“Rabb’imiz Allah’tır deyip sonra istikamet üzere olanların üzerine melekler iner: Korkmayın, üzülmeyin, size söz verilen cennetle sevinin. Biz dünya hayatında da ahiret hayatında da sizin dostlarınızız...”
Fussilet 30, 31
“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
‘Ben orada İbrahim Aleyhisselam ile sırtını Beytu’l-Mağmur’a dayanmış olarak karşılaştım. Beytu’l-Mağmur’u gördüm, ona günde yetmiş bin melek girer ve bir daha ona dönemezler’ buyurdu.”
Müslim 162/259, Buhari 3207
Melekler, içerisinde köpek ve resim bulunan eve girmez.”
Buhari 3039
“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
‘Arşı taşıyan meleklerden birini anlatmam için bana izin verildi. Onun kulak memesiyle omzu arası mesafe yedi yüz senelik yolculuk kadar uzunluktadır’ buyurdu.”
Ebu Davud 4727, Tabarani Mucemu’l-Evsad 4418, Albânî Sahiha 151
“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
‘Allah bir kulu sevdiği zaman, Cebrail’e; ‘Ben falanı seviyorum, sen de sev’ diye emreder. Cebrail de onu sever. Sonra Cebrail gökte nida edip; ‘Allah falan kimseyi seviyor, bu sebeple siz de onu seviniz!’ der. Akabinde semâ ehli de onu sever. Sonra Allah yerdeki insanların gönüllerine o kimsenin kabul ve sevgisini kor’ buyurdu.”
Buhari 3029, Müslim 2637/157
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder